İmparator Zeno'nun ölümü üzerine imparatorun dul eşi Ariadne, tahtın halefini atamakla görevlendirildi. Sarayda yetenekli bir memur olan Anastasius'u seçip onunla evlendi ve imparatoriçe olarak konumunu sağlamlaştırdı. Anastasius I, özellikle finans alanında, kendi dönemi için etkili bir yönetici olduğunu kanıtlamıştır. Sikke sistemini tamamen değiştirdi ve yaptığı reformlar, Bizans sikke sisteminin tarihini kökten değiştirdi; bu sistem, batıdaki kötüleşen duruma zıt olarak model bir sistem olarak ortaya çıkmıştır. İmparator Anastasius'un bir gözü mavi diğeri siyah olduğu için iki gözbebekli anlamına gelen Dikoros [ΔIΚΟΡΟΣ] lakabını almıştır.
Anastasius ayrıca, atama sürecinde halkın talep ettiği bir gereklilik olan Yunan Ortodoks'tu. Anastasius I, hem yönetimindeki gelişmeler ve farklılıklar hem de uzun süredir Roma İmparatorluğu olarak var olan doğu ve batı kısımlarının farklı yolları nedeniyle ilk Bizans hükümdarı olarak kabul edilir. Bu ayrım, elbette, büyük ölçüde uygundur. Doğu imparatorluğunun yöneticileri ve vatandaşları Bizanslılar, kendilerini tamamen Romalı olarak görüyorlardı ve kendilerine öyle diyorlardı. MS 15. yüzyılın ortalarında Bizans devletinin yıkılmasından sonra, batılı tarihçiler bu dönemdeki doğu imparatorluğundan Roma'nın devamı olarak değil de Bizans İmparatorluğu olarak bahsetmeye başladılar. Aslında bu, aşağılayıcı bir ayrım olarak bile kullanılmıştır.
Ancak Anastasius I döneminde yaşanan ve Justinianus Hanedanlığı döneminde de devam eden köklü değişimler ve doğu ile batı arasındaki kökten farklı gelişim ve uygulamalar, Anastasius'un ilk Bizans hükümdarı olarak kabul edildiği bu tasvire önemli bir değer kazandırmaktadır. Bu şekilde seçkin olan Anastasius, sıklıkla göz ardı edilen veya yeterince takdir edilmeyen başarılı bir medeniyet için gerekli olan temel zemini atmış, attığı zemin ise bin yıl boyunca varlığını sürdüren gelişen bir medeniyetin sahnesini hazırlamıştır.
Anastasius ayrıca, atama sürecinde halkın talep ettiği bir gereklilik olan Yunan Ortodoks'tu. Anastasius I, hem yönetimindeki gelişmeler ve farklılıklar hem de uzun süredir Roma İmparatorluğu olarak var olan doğu ve batı kısımlarının farklı yolları nedeniyle ilk Bizans hükümdarı olarak kabul edilir. Bu ayrım, elbette, büyük ölçüde uygundur. Doğu imparatorluğunun yöneticileri ve vatandaşları Bizanslılar, kendilerini tamamen Romalı olarak görüyorlardı ve kendilerine öyle diyorlardı. MS 15. yüzyılın ortalarında Bizans devletinin yıkılmasından sonra, batılı tarihçiler bu dönemdeki doğu imparatorluğundan Roma'nın devamı olarak değil de Bizans İmparatorluğu olarak bahsetmeye başladılar. Aslında bu, aşağılayıcı bir ayrım olarak bile kullanılmıştır.
Ancak Anastasius I döneminde yaşanan ve Justinianus Hanedanlığı döneminde de devam eden köklü değişimler ve doğu ile batı arasındaki kökten farklı gelişim ve uygulamalar, Anastasius'un ilk Bizans hükümdarı olarak kabul edildiği bu tasvire önemli bir değer kazandırmaktadır. Bu şekilde seçkin olan Anastasius, sıklıkla göz ardı edilen veya yeterince takdir edilmeyen başarılı bir medeniyet için gerekli olan temel zemini atmış, attığı zemin ise bin yıl boyunca varlığını sürdüren gelişen bir medeniyetin sahnesini hazırlamıştır.