- Katılım
- 4 Şub 2022
- Mesajlar
- 12,493
- Beğeni
- 12,687
Roma İmparatorluğu Diokletianus Sikkeleri
Gaius Aurelius Valerius Diocletianus - Diocletian
284 yılında, Perslere karşı yürütülen bir seferin ortasında imparator Carus'un şiddetli bir fırtınanın ardından öldüğü açıklandı. Ölüm sebebi olarak hastalık, şimşek çarpması ya da Perslerle yapılan savaşta aldığı bir yara gibi çeşitli nedenler sıralanmıştır. İmparatorun ölümü üzerine imparatorluk Doğuda Numerianus ve Batıda Carinus olmak üzere iki küçük oğlunun ellerine kalmıştır. Kısa süre sonra Numerianus, Nikomedia yakınlarında gizemli koşullar altında öldü ve onun yerine Diokletianus imparator ilan edildi. Bu sırada Diokles olan adını Diokletianus olarak değiştirdi. 285'te Carinus, Belgrad yakınlarındaki bir savaşta öldürüldü ve Diokletianus tüm imparatorluğun kontrolünü ele geçirdi. 285'te, kendisi doğuda kalırken, Alman sınırındaki istilaları kontrol etmek için Maximian'ı eş hükümdar olarak atadı. Bu diarşi, gerekli sorumlulukları ve askeri emirleri daha iyi dağıtmak için kısa süre sonra tetrarşiye dönüştürülecekti.
286 yılında Maximianus'u kendisiyle birlikte yönetime getirmiş olan Diokletianus, bu iki imparatorluğun sınırlarını genişletme gereğini gördü ve her birine vekil olarak birer Sezar atadı. Küçük Sezar olan Galerius, Diokletianus tarafından evlat edinildi ve doğu eyaletlerini yönetmede ona yardımcı oldu. Büyük Konstantin'in babası I. Constantius ise Maximianus'un yönetimi altında batı eyaletlerinden sorumlu kıdemli Sezar olarak atanmıştır.
MS 293'te Diokletianus, imparatorluğun coğrafi olarak dört bölgeye bölündüğü ve iki Augustus ve iki Sezar tarafından yönetildiği bir sistem olan Tetrarşi'yi kurmuştur. Roma İmparatorluğu'nun tetrarşiye bölünmesi [dörtlü yönetim] Diokletianus tarafından 293'te rejimin karşı karşıya olduğu birçok tehdit ile mücadele etmek için başlatılmıştır. Diokletianus, onyıllarca süren çalkantılardan sonra imparatorluğa bir nebze istikrar getirmeye yeni başlamışken, iç savaşın tekrar çıkmaması konusunda kararlıydı. Maximianus'u Augustus olarak yanına alarak, imparatorluğun kuzeyinde gelişen huzursuzluğun bastırılacağını ve reform programının kesintisiz devam edebileceğini umuyordu.
Diokletianus'un idari ve bürokratik reformları, imparatorluk gücünün merkezsizleştirilmesinden çok daha fazlasını kapsıyordu. En kalıcı değişikliklerinden bazıları Roma ordusundaydı. Cumhuriyet günlerinden beri ilk kez sistematik yıllık askerlik hizmetini başlatan Diokletianus, Roma ordusunun genel büyüklüğünü yaklaşık %33 oranında artırdı ve daha küçük, daha hareketli müfrezeler oluşturarak lejyon ve yardımcı birliklerin sayısını iki katından fazla artırmıştır. İmparatorluğun savunma altyapısında, yeni tahkimatlar ve yollar dahil olmak üzere, sınırların büyük kesimlerinde büyük bir yükseltme gerçekleştirildi. Orduya endüstriyel ölçekte silah ve zırh sağlamak için merkezileştirilmiş fabrikalar tanıtıldı. Roma askeri yapısındaki en önemli değişiklik, tipik olarak 20-30.000 elit palatine askerinden oluşan büyük kişisel refakat ordularının [comitatus praesentales] kurulmasıydı. Bu son derece hareketli ordular, sınır savunmalarını hızla güçlendirmek veya potansiyel gaspçıları ezmek için tasarlanmıştı. Gerçekten de, Diokletianus'un saltanatı sırasında oldukça etkili olduklarını kanıtlasalar da, Diokletianus emekliliğinde bunların halefleri tarafından kötüye kullanıldığını görecekti.
Ancak nihayetinde Diokletianus'u seleflerinin üstüne çıkaracak olan askeri değil, dini meşrulaştırma olacaktı. Augustus'un [Octavian] primus inter pares [eşitler arasında birinci] sisteminin yarı-cumhuriyetçi idealleri tetrarklar dışında herkes için terk edildi. Diokletianus altın bir taç ve mücevherler takmaya başladı ve imparatorlar dışında herkese mor kumaş kullanımını yasakladı. Tebaasının onun huzurunda secde etmesi gerekiyordu [adoratio], en şanslı olanlara cüppesinin eteğini öpme ayrıcalığı tanınıyordu [proskynesis].
Diokletianus kendisini tanrıların bilge ve güçlü hükümdarı Jüpiter [Zeus] olarak görüyordu. Maximianus'u ise Jüpiter'in yeryüzündeki aracısı olan Herkül olarak görüyordu [Buradaki rol Diokletianus'un stratejik planlamasında her zaman askeri gücün rolüydü]. Jüpiter'in yeryüzündeki temsilcisi, ilahi babasının emirlerini uygulama gücüyle donatılmıştı. Kısacası Diokletianus Diarşi'nin beyni, Maximianus da kas gücüydü ve bu ilişki, 286 yılında Diokletianus'un Maximianus'u Sezar olarak görevlendirmesiyle kanunlaştırılacaktı. O zamanlar Diokletianus onu Jüpiter'e [Zeus] bağlayan ve ona yeryüzünde sanal bir tanrı havası veren Jovius ünvanını, Jüpiter'in kahraman ajanı Herkül'e gönderme yapan ilahi bir isim olan Herculius ise Maximianus için seçilmişti. Bu nedenle, ortak iktidarı üstlenmelerinin bir parçası olarak Diokletianus ve Maximianus, sırasıyla Jüpiter [Zeus] ve Herkül olmak üzere koruyucu tanrıları benimsediler ve Jovius [Diokletianus] ve Herculius [Maximianus] soyadlarını almışlardır. Bu noktadan sonra, antik sikkelerinin çoğu, örnek antik sikkelerde gösterildiği gibi, Jüpiter ve Herkül'ü onurlandıran lejantlar ile darb edilmiştir. Hercules daha sonra 293-305 Tetrarşik sisteminde Sezar rütbesine yükselen diğer kişiler tarafından kullanılan bir amblem haline gelecekti.
303 yılında Roma İmparatorluğu'nun Hristiyanlara yönelik son ve en büyük zulmü bu dönemde başlamıştır. 24 Şubat 303'te Diocletianus'un Hristiyanlara karşı ilk fermanı yayımlandı. Buna göre imparatorluk içindeki Hristiyan kitapları ve ibadet yerleri yok edilecekti. Ayrıca Hristiyanların ibadet için bir araya gelmeleri de yasaklanıyordu. Diokletianus'un Nicomedia'daki sarayındaki yangınlar ve Anadolu'daki ayaklanmalardan sonra imparator Hristiyanlara yönelik daha sert yaptırımlara başvurdu ve tüm piskopos ve rahiplerin tutuklanmasını emretti. Bunlar Hristiyanlıktan vazgeçmenin bir işareti olarak görülen kurban vermeyi kabul ettikleri takdirde serbest bırakılıyorlardı. Bu zulüm dalgası en sert biçimde imparatorluğun doğu eyaletlerinde uygulanıyordu ve 313 yılına kadar sürdü. Hristiyanlara yönelik yapılan büyük zulümler Diokletianus'un kendisinden ziyade esas olarak halefi Galerius'un yönetiminde yapılmıştır. Yıllardır İmparatorluğa uzun zamandır eksik olan bir düzeni getirmeye çalıştıktan sonra yorgun Diokletianus, 3 Aralık 312'deki ölümüne kadar lahana yetiştirmekten keyif aldığı söylenen Spalatum'daki sarayına çekilmiştir.