Sikyon Antik Kenti Sikkeleri

Sikyon - Sikyona [ΣΙΚΥΩΝA] Antik Kenti​

Miken döneminde yerleşim yeri olan ve daha sonra Dorlar tarafından işgal edilen eski adı Aigialeia olan Sikyon [ΣΙΚΥΩΝ], birkaç yüzyıl boyunca Argos'a tabi olmuştur. MÖ 7. yüzyılda, Sikyon'un bağımsızlığı Dorian olmayan tiranlar Orthagoridler tarafından sağlanmıştır. Orthagorid hükümdarının altında MÖ 6. yüzyılda şehir en büyük gücünü kazanmıştır. Sikyon, arkaik dönemde Orthagoridlerin ve özellikle de cumhuriyeti kuran Atinalı Kleisthenis'in aynı adı taşıyan büyükbabası Kleisthenes'in tiranlığı altında gelişmiştir.

Tiranlığın düşüşünden sonra Sikyon, Peloponnesos [Mora] Ligi'ne katıldı ve yaklaşık bir buçuk yüzyıl boyunca Sparta'nın sadık bir müttefiki olarak kalmıştır. Bol miktarda darb edilen antik sikkeler antik kentin bu dönemdeki refahını kanıtlamaktadır. MÖ 303'te Makedon Demetrios şehri daha güvenli bir konuma taşımıştır. Arkaik ve klasik Sikyon deniz kenarındaydı ve yaklaşık olarak günümüz Kiato'nun olduğu yerde bulunuyordu. Plutarch'ın ifadesine göre Demetrios, antik kenti daha yükseğe, Vasiliko [Günümüz Sikyona köyü] köyü yakınlarındaki antik akropolün doğu eteklerine taşıdı. Yeni şehir sadece geçici olarak Dimitrias olarak adlandırılmıştır. Şehir birçok kez isim değiştirmiştir. Aegialia, Aegialos, Telchinia, Telchis veya Mykonis, Sikyon ve son olarak Dimitrias. Sikyon adı, belki de ilk yerleşimcinin adından veya başka bir versiyonda daha büyük olasılıkla, bölgedeki büyük su kabağı üretiminden gelen Yunanca σικυός - Sikyos [Salatalık] kelimesinden gelmektedir. Sikyon antik kenti ayrıca Mora'nın en önemli sanat merkezidir ve ünlü heykeltıraş Lysippos'un memleketi antik çağda resim sanatının gelişme merkezi ve Prometheus'un Zeus'u aldattığına dair efsanenin yer aldığı yerdir.

Antik kentin darb etmiş olduğu antik sikkeler üzerinde görülen Chimaera tasvirleri, MÖ 5. yüzyılda Sikyon sikkelerinde bir tasarım tipi olarak kullanılmıştır. Gerçek nedeni bir sır olarak kalacak olsa da, bu mitolojik canavarın ilginç seçimi (Sikyon - Makedonya ve Küçük Asya'dan bazı izole edilmiş ve son derece nadir konular dışında - bu türü antik sikkelerinde tasarım olarak kullanan sadece üç şehirden biriydi) Sikyon'un, Sisifos'un torunu ve Korint kralı Glaukos'un oğlu Bellerophon ile bağlantılı olarak Chimaera ile ilgili Korinth şehri ile olan ilişkisinden kaynaklanıyor olabilir.

Chimera'nın en eski tanımı Homeros'un İlyada'sından gelir [Il. VI.155-203]; ölümsüz bir yaratıktır, insan değildir, önü aslan, arkasında yılan, ortasında bir keçi ve parlak ateşin korkunç alevinin nefesini soluyan bir yaratıktır. Chimera ile ilgili birkaç efsane vardır ancak en popüler olanı, canavarın her gece şehre saldırarak kadınları, çocukları ve hayvanları kaçırdığı Korinth şehridir. Athena, Bellerophontes'e bir rüyada göründü ve ona Pegasos'u evcilleştirmesine izin veren altın dizginleri verdi. Belleraphon, Pegasos'a binerken Chimera'yı kalbine bir mızrak saplayarak öldürmeyi başardı. Efsanenin bir başka varyasyonu da, mızrağın ucunda bir kurşun yığını olması, Kimera'nın alevli nefesiyle ısıtıldığında erimesi ve canavarın boğazını mühürlemesidir.