- Katılım
- 4 Şub 2022
- Mesajlar
- 8,873
- Beğeni
- 12,360
Phocas Sikkeleri
ΝΟΜΙΣΜΑΤΑ ΤΗΣ Ο ΒΥΖΑΝΤΙΝΟΣ ΑΥΤΟΚΡΑΤΟΡΑΣ ΦΩΚΑΣ
Phocas | Flavius Phocas Augustus
dN FOCAS PERP AVG
Maurice Tiberius'un bir çok başarısına rağmen imparatorluğu yönetecek ve birçok dış düşmana karşı savunacak parası kronik olarak eksikti. Maliyetten tasarruf etmek için 602 yılında imparator, ordunun kışlaklara dönmek yerine Tuna Nehri'nin ötesinde sefere devam etmesi gerektiğine karar verdi. Bunun üzerine bitkin düşen birlikler Phocas adlı bir subayın önderliğinde isyan etmeye başladılar. Askeri karışıklıklar Konstantinopolis'te isyanlara yol açtı ve Maurice ailesiyle birlikte Nikomedia'ya [İzmit] kaçmaya çalıştı. Ancak Phocas ve ordu çok geçmeden gelerek kaçmayı başaramadan onları yakaladılar. Yeni imparator ilan edilen zalim Phocas, kendisi idam edilmeden önce Maurice Tiberius'a altı oğlunun infazını zorla izlettirmiştir. Maurice Tiberius'un idamı, II. Hüsrev tarafından hemen yeni bir Pers-Bizans savaşı başlatmak için bahane olarak kullanıldı. Baltanın düşmesiyle Phocas, Maurice Tiberius'un zaferlerinin en büyüğünü mahvetmiştir.
İronik bir şekilde, Phocas'ın selefini devirmedeki ve hanedan bağları olmamasına rağmen kendisini imparator olarak seçtirme başarısı, askeri güçlere erişimi olan diğer hırslı adamların ona karşı aynı şeyi denemesine neden olmuştur. Sonunda Phocas'ın yerine imparator olarak geçmeyi başaran kişi Herakleios'tu. Herakleios'un babasının adı da Herakleios idi ve Afrika'nın exarch'ı [genel valisi] idi. Baba ve oğul, konsül olarak 608'de Phocas'a karşı bir isyan düzenlediler. Kuşkusuz imparatorluk ordusunun Perslere karşı kararlılığıyla cesaretlenen bir isyancı ordusu, 608 yazında Mısır'ı işgal etti. Yerel garnizon komutanlarına rüşvet vererek ve Phocas'ın atadığı kişiler tarafından yerlerinden edilen Maurice Tiberius'a sadık adamların desteğini alarak bu işgalin önünü açan Herakleios, destekçilerinin Mısır'da hızlı bir zafer kazanabileceğinden ve zenginliklerinin ve donanmasının kontrolünü ele geçirebileceğinden emindi.
Sonunda Herakleios'un isyanı, Bizans İmparatorluğu'nda onlarca yıldır var olan kurumsal zayıflıkları ortaya çıkaracaktı. Selefleri gibi Phocas da bürokrasisini yönetmek ve ordularını denetlemek için güvenli ama büyük ölçüde beceriksiz aile üyelerine güveniyordu. Benzer şekilde, başarılı generaller sıklıkla görevden alındı ve eyalet idaresi güvenilir, ancak popüler olmayan ve idari açıdan etkisiz Kadıköy dini hiyerarşisinin ellerine bırakıldı. Herakleios'un kuvvetleri Mısır'a girdikten kısa bir süre sonra Mısır, Suriye ve Filistin'deki şehirlerde isyanlar çıktı. Mısır'daki durumun ciddiyetini anlayan ancak selefinin karşılaştığı kurumsal çıkmaza yakalanan Phocas, tehlikeli bir kumar oynamak zorunda kaldı. Phocas, kendisine karşı ayaklanan güçleri ezmek için Perslerle savaşan askerlerini geri çekerek Mısır'daki isyancıların üzerine göndermeye karar verdi. Sınırı tamamen savunmasız bırakmak istemeyen Phocas'ın generali Bonosus, seçeneklerin olmayışı nedeniyle sınırın savunmasını imparatorluğun en az güvenilir güçlerinden birisine emanet etmek zorunda kalmıştır.
Maurice gibi Phocas da Ekskubitores'un [imparatorluk muhafızları] komutasını güvenebileceğini düşündüğü bir kişiye, kendi damadı Priscus'a vermişti. Maurice döneminde iktidara gelen Priscus ise gerçek bir siyasi oportünistti [Fırsatçı-Çıkarcı]. Mısır'ın Herakleios'un eline geçtiğinin farkında olan ve gaspçının filosunun ilerleyişine tanık olan Priscus, kayınpederine ihanet etmeye ve bağlılığını Herakleios'a çevirmeye karar verdi. Ekskubitores'lerin desteği olmadan Phocas'ın ne tahtını ne de hayatını kurtarma şansı neredeyse hiç yoktu. Destekçileri tarafından terk edilen Phocas, Ekskubitores tarafından ele geçirildi ve Herakleios'un huzuruna çıkarıldı. Herakleios düşen imparatora lanet okuduktan sonra, kendi kendini atayan halefi Phocas'ı tekmeleyerek kafasını kesti. Daha sonra Phocas'ın sağ kolu ve eli kesilerek cesedinden karnı çıkarılıp bir kayığa atıldı ve yakıldı. Böylece, yaklaşık üç yüz yıl süren istikrarlı imparatorluk veraset rekorunu kıran ve Konstantin'e kadar uzanan bir hükümdarlar silsilesine son veren adamın kariyeri sona ermiş oldu.
Bazı açılardan Bizans tarihçilerinin Phocas'ı kötü adam olarak tasvir etmeleri şaşırtıcı değildir. Sonuçta o, tahtta meşru bir hanedan iddiası olmayan bir gaspçıydı. Elbette aynı şey onun halefi Herakleios için de söylenebilir. İkisi arasındaki fark, Herakleios'un iktidara tutunup yeni bir hanedan kurabilmesi, Phokas'ın ise bunu başaramamasıdır. Tarihçiler kaybedenlere karşı nadiren nazik davranırlar.